56’ncı Antalya Altın Portakal Film Festivalinde 9 filmin yarıştığı Ulusal Uzun Metraj Film Yarışmasında jüri üyeliği yapan Şebnem Bozoklu ile Mert Fırat, düzenlenen bir panelde sanatseverlerle bir araya geldi.
Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından festivalde düzenlenen öğle sohbetleri programına katılan Mert Fırat ve Şebnem Bozoklu seyircilerin sordukları soruları büyük bir içtenlikle cevapladılar.
Şebnem Bozoklu, annesiyle beraber gittikleri bir çocuk oyunu izledikten sonra oyuncu olmaya karar verdiğini, ailesinin de kendisine destek olması sonucu kendisini bu yolda yetiştirdiğini söyledi.
Sinema sektöründe çalışanların büyük çoğunluğunun erkekler olduğunu ifade eden Şebnem Bozoklu “Filmleri izliyorsunuz, karakterlerin bir çoğu erkek ve filmler erkekler üzerinde ilerliyor. Aslında bu çok korkunç bir şey” dedi.
Seyircileri ile söyleyişi yaparken mikrofon sıkıntısı yaşayan Bozoklu, “Gördünüz mü? Burada bile kadınları konuşturmadılar.” esprisini yaptı.
Bir oyuncunun işinde başarılı olabilmesi için hayatın her anının içinde olması gerektiğini ve hayatın oyuncunun damarı olduğunu sözlerine eklerken “ En sevdiğim kelime “umut”, en sevmediğim kelime de “çaresizlik”. Umut her daim benim için anahtar kelime olmuştur. Benim için en özel film Albüm’dür” dedi.
içinden uzaklaşmaması gerektiğini vurgulayan Bozoklu, hayatı “oyuncunun damarı” olarak nitelendirdi.
Sevgilileri için mesaj istediler
Mert Fırat ise oyunculuğa 12 yaşında oyunculuğa başladığını, İsveç’te oyunculuk eğitimi aldıktan sonra Türkiye’ye dönerek filmlerde, dizilerde rol aldığını ve oyunlar yazdığını söyledi.
Yeşilçam’ın kendisi için değil herkes için “okul” olarak değerlendiren Fırat, o dönemde filmlerde oyunculuk yapanların aynı zamanda kamera arkasında da başka görevler yaptığını söyledi.
Mert Fırat, kendisi için en önemli filmin “Başka Dilde Aşk” olduğunu, filmde işitme engelli bir karakteri canlandırdığını ve bu rolün kendisini zorladığını da sözlerine ekledi.